BENİM ÖĞRETMENİM´le Tolga KAHVECİ ilçe 2. si Oldu

BENİM ÖĞRETMENİM´le Tolga KAHVECİ ilçe 2. si Oldu

                 Öğretmenler günü nedeniyle liseler arası kompozisyon yarışmasında   Tolga KAHVECİ  2. oldu. Öğrencimizi tebrik ederiz                  

            

12.12.2017 304

BENİM  ÖĞRETMENİM

            Okula başladığım ilk gün aynı zaman da  yeni bir dünyanın kapılarının açıldığı gün... Kimimiz ağladık o gün, kimimiz annelerimizin arkasına saklandık, kimimiz korktuk. Sudan çıkmış balık gibiydik. Hepimizde heyecanla karışık bir korku, ürkek bakışlar. Denizde fırtınaya kapılmış gemi misali sığınacak bir liman aradım. Bir tatlı bakış, yumuşak bir dokunuş, sıcacık bir gülümseme götürdü bütün korkularımı. Kalabalığın içindeki yalnızlığımı bir sihirli değnek nihayete erdirdi. Şefkatle kucakladı hepimizi. Kim mi? Benim öğretmenim.

            İnsanların hayatı  bir merdivenin basamakları gibidir. Bazen koşarak ikişer ikişer çıkar o merdivenleri insan, bazen de birer birer ama yorgun.  İşte o basamakların birincisi olan yerdeydim: okulda. Daha ilk günden öğretmenimin etrafına saçtığı ışık gözlerimi kamaştırmıştı. İşte o zaman anladım geleceğimi aydınlatan ışığın benim öğretmenim olacağını. O gün çıkışa kadar öğretmenime bakakaldım, gözüm ondan başka hiçbir şey görmüyordu. Onda geleceğimin kapılarının anahtarını görüyordum. Nasıl bir çiçek yaşamak için ışığa ihtiyaç duyar, ışık neredeyse o tarafa dönerse biz de öylece öğretmenimizin etrafında pervane gibi dönüyorduk. Artık tek hayalim onun gibi bir öğretmen olmaktı.

            Annem bana senin iki tane annen var biri benim diğerini de sen zamanla öğrenirsin demişti. Okula başladığım ilk gün anladım ki meğer ikinci annem benim öğretmenimmiş. Daha fazlası varmış. Sadece annem değil yeri geldiğinde abim, ablam yeri geldiğinde ise kardeşim, dostum, babam... Çok küçük yaşta babamı kaybetmiştim. Çocuk yaşta  çaresizlik içinde kalmıştım ama öğretmenim babamın yokluğunu hissettirmemek için elinden gelen her şeyi yapıyordu. O benim için sevgisi yüreğime sığmayan biri olmuştu. Bize maddi ve manevi her türlü destekte bulunuyordu. Tek gayesi bizim topluma faydalı ve erdemli birer insan olmamızdı. Mustafa Kemal Atatürk ´ ün de dediği gibi: “Dünyanın her tarafında  öğretmenler, insanlar topluluğunun en fedakar ve en muhteşem unsurlarıdır.”

             Bazen  boşluğa dalıp düşünüyordum: “Acaba hiç sevenim var mı?” diye. Varmış meğer; benim öğretmenimmiş beni seven, kollayan, sarıp sarmalayan. Küçüğüz ya işte anlatamıyoruz ona olan sevgimizi. “Beni ne kadar seviyorsunuz?” dediğinde, kollarımızı kocaman açıp “işte bu kadar!” diyebiliyorduk sadece. Ama bu bile onun mutlu olmasına yetiyordu. Öğretmenimize: “En çok kime değer veriyorsunuz? diye sorduğumda,  “eserlerime” derdi. Uzun zaman sonra anladım, onun eserlerim dediklerinin bizler olduğunu. Öğretmenler birer heykeltıraş gibidir. Heykeltıraşın malzemesi ağaç, taş, sac, beton... Öğretmenin malzemesi de her biri farklı özellikte olan öğrencilerdir. Nasıl heykeltıraş taşı, betonu bakmaya doyamayacağınız sanat eserlerine dönüştürüyorsa, iyi bir ustanın elinde öğrenci de şahesere dönüşür. Kolay bir iş değildir taşı  mükemmel bir esere dönüştürmek. Sabır ister, emek ister, zaman ister. Tıpkı öğretmenlik gibi.

            Okul bir gemi gibiydi benim için, kaptanı ise benim öğretmenimdi. Rotası,  eserlerinin  yani öğrencilerinin gelecekleri için faydalı olan her yoldu. Zaman su gibi akıp geçmişti, yıllar yılları kovalamıştı. Neredeyse her şey değişmişti, değişmeyen tek şey hayatımda iz bırakan öğretmenlerimdi, onlar hep vardı . Kaptanlar değişse de rota hep aynıydı. Dünyanın farklı yerinde görev alsalar bile gayeleri bir olan öğretmenler… Onlar mesleğini sevgiyle yaparlar aşkla yaparlar. Sabah her yerde koşuşturan insanlar görürsünüz. İşe yetişmeye çalışanlar, okula giden öğrenciler, hastaneye gidenler... içlerinden öğretmen olanları durdurup ‘Nereye gidiyorsunuz’ diye sorsanız ‘okula’ diye cevap alırsınız. Çünkü onlar mesleğini iş olarak görmez. Yaşamının her anındadır. Öğretmenliğe başlamak için gerekli olan diplomadır ancak başarıyla sürdürebilmek için tek gereken sevgi dolu bir yürektir.  Öğretmenin yüreği anne yüreği gibidir. Kırılsa da eski haline gelebilen merhamet dolu bir yüreği vardır benim öğretmenimin. Yüzlerce öğrencisini bir gönüle sığdırabilen koca bir yüreği vardır onların, her öğrencisini ayrı ayrı ama aynı ölçüde sevebilen sonsuz sevgiyle dolu bir kalbi vardır.

      Okul hayatım boyunca birçok öğretmenin öğrencisi oldum, hâlâ da olmaya devam ediyorum. Hepsinde aynı ışık, aynı yürek, aynı sevgi dolu bakış... Tüm ömrünü öğrencilerine adayan eğitim neferleri, hakkınız ödenmez biliyorum. Ama siz  içinizi ferah tutun. İnanıyorum ki verdiğiniz hiçbir emek zayi olmayacak. Diktiğiniz fidanlar yeryüzünün her yerinde çiçek açacak. Yüzünüzdeki gülümseme hiç gitmeyecek çünkü biz sizin en başarılı eserleriniz biz olacağız.

 

                                                                                                                                             Tolga KAHVECİ